Scroll Top

Magazin Programlarının Bu Haftaki Konuğu: Ebegümeci

by Ceren Çilingir, ANAMED Proje Bursiyeri, 2021–2022
blog5

Doktora tezimin son zamanlarına denk gelen bu stresli dönemde, hayatta karşıma çıkan hemen her şeye isyanla bakarken, kendimi hep “nereden girdim bu bitki işlerine?!” diye düşünürken buluyorum. Aslında cevap basit. Hayatımdan son derece memnun olduğum, bana göre çözümsüz olduğunu düşündüğüm bir sorunumun olmadığı zamanlarda her şeyin olduğu gibi bitkiler de benim için son derece hayat dolu, mutluluk verici. Ama buna bir iş olarak bakmaya başladığımda, aslında keyif almam gereken her şey, eziyet haline geliyor.

Tam da buna benzer bir dönemden geçerken, çalışma takvimime “kırmızı büyük puntolarla” eklediğim “ANAMED blog” uyarısı karşıma çıktı. Bu yazıyı okuduğunuz günden aylar önce, “herhalde Mayıs bu yazıyı yazmak için güzel bir zamanlama olur” diye düşünerek, 26 Mayıs’ta yazıyı teslim edeceğimi bildirmiştim. Yani artık, ders çalışmamak için “önce bir odamı mı düzenlesem?,” “bir duş alayım kendime geleyim,” “bir kahve içeyim de başlarım” bahaneleriyle süreci uzattığım öğrencilik hayatımın alışkanlıkları, ancak bir işkenceye sebep olacaktı. Yazmaya koyuldum.

Birkaç yıldır Türk halk müziği eserlerini çok sesli yorumlayan bir koroda koristlik yapıyorum. Çocukluğumdan beri bitkiler ve yemeklerle ilgili değişik bilgiler edinebildiğim şarkıların sözlerinde ne anlatıldığını merak ederim. Şu anda yaptığım işten bağımsız olarak aslında çocukken farkında olmadan kendimi eğittiğim ve beni şimdiye hazırlayan bir sürecin olduğunu yeni yeni fark ediyorum. Doktora dersleri almaya başladığım dönemde hocalarımdan biri “insan aslında bildiği bir şeyi merak eder” demişti. Yani, herhangi bir şey hakkında ufacık bir bilginiz bile olsa, onun varolduğundan haberdar olmanız, merak etmeniz ve daha fazlasını öğrenmeye çabalamanız için yeterliydi. Sanırım benim çocukluk merakıyla kendime kattığım şeyler, farkında olmadan hem geçmişi araştırmaya olan ilgimi körüklemiş hem de bitkilerin neşeli dünyasında öğrendiklerimle beni arkeobotanikçi olmaya hazırlamıştı. Bu yazdığım kimilerinize fazlaca romantik bir yaklaşım gibi gelebilir ama ben konuya “kaderci” bir yaklaşımdan ziyade böyle bir perspektiften bakmayı tercih ediyorum.

Yazımın girişinde bahsettiğim bütün o varoluşsal sıkıntılarımla eşzamanlı olarak, hangi işe nereden başlayacağımı bilemediğim bir zamanda, televizyonun neredeyse hiç izlemediğim ama evde bir ses olsun diye açık tuttuğum anaakım medya kanallarından birindeki bir magazin programında iki kadın sunucu, bir türkünün üzerinde dönen magazinsel kavgalar hakkında konuşuyorlardı. Kütahya yöresine ait olan bu anonim türkünün adı Samsak Döveci yani Sarımsak Döveceği ama aslında ebegümeci bitkisinin çeşitli kullanım alanlarından, internete girip aradığınızda çok da bahsedilmeyen birinin üzerinde durulmuş. Türkünün içinde gizlenen metaforlara bakınca aslında hem Türkçenin kullanım zenginliğine hem de belki çoğunluğun adını bile bilmediği bir ebegümecinin insan hayatında türkü yazdıracak kadar etki etmesine şaşırıyor insan.

Ebegümeci bitki çizimi 
www.plant-pictures.de
Ebegümeci bitki çizimi www.plant-pictures.de

Ebegümeci, bilimsel adıyla Malva sylvestris, Batı Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya’da doğal olarak yetişen, Ebegümecigiller familyasına ait olan, çoğunlukla tarlalarda, yol kenarlarında yetişebilen, almaşık yapraklı ve çiçekleriyle yaprakları çeşitli amaçlarla tüketilebilen, 50–60 cm boylarında, çok yıllık, mor çiçekleri olan otsu bir bitkidir.[1] Bitkinin faydalarıyla ilgili bilgi edinmeye giriştiğinizde, antioksidan özellikler barındırdığını, grip ve soğuk algınlığına iyi geldiğini, ateş düşürmede ve öksürüğü kesmede yardımcı olduğunu, antienflamatuar olduğunu, cildi tazeleyip yaraları iyileştirdiğini, mideye ve bağırsağa iyi geldiğini ve önemli bir C vitamini ve fosfor kaynağı olduğunu öğrenebilirsiniz.[2] Antik çağlarda, özellikle ağrı kesici, deriyi yumuşatıcı ve laksatif özellikleri sebebiyle Helenistik ve Roma dönemlerinde kullanıldığı bilinen bu bitkinin çiçeklerinden çay, yapraklarından ise yemek yapılabiliyor. Yazılı kaynakların olmadığı zamanlardaki kullanımıyla ilgili elimizde yeterli verinin olmayışı, bitkinin insan tüketimi için kullanılan kısımlarının arkeolojik yerleşimlerde korunamamasıyla ilgili olabilir. Yine de, bitkinin bu dönemlerde de günümüzde olduğu gibi tüketildiğini varsaymak çok gerçekdışı olmayacaktır.

image
İstanbul, Ümraniye’den yol kenarında yetişmiş bitkilerin arasında Ebegümeci. Fotoğraf: Ceren Çilingir

Konumuza dönecek olursak, bitkinin türküye konu olan özelliği bunların hiçbiri değil. Bununla birlikte, türküler, genellikle insan yaşamının alışılagelmiş detayları dışında, bazen komik sayılabilen, bazen de halkların ya da toplumun acılarına, sevinçlerine ya da günlük yaşamına değinen konuların anlatıldığı, bir yazılı kaynak ve aslında etnografik birer kaynak olarak düşünülebilir. Bu zengin içerikleri dışında, hem etnomüzikolojide hem de etnoarkeolojik ya da etnobotanik çalışmalarda kullanılabilen, yüzyıllar boyunca söylenegelmiş ve sonradan yazıya dökülmüş olan bu eserler, kimileri için sadece eğlenceli bir dinleti sunması dışında aslında bilgi dağarcığını da genişleten önemli birer kaynaktır.

Türkünün sözleri şöyle;

Langıdılanlan langıdılanlan

Samsak döveci

Gümbüdü gümbam gümbam gümbam

Ebegümeci

Ebelerin ilacıdır ebe gümeci

Uyuz eşek yoncasıdır ebegümeci

Ebegümecini toplayalım

Lazım olur saklayalım

Ardımıza bile bakmayalım

Langıdılanlan langıdılanlan

Samsak döveci

Gümbüdü gümbam gümbam gümbam

Ebegümeci

Ebelerin ilacıdır ebe gümeci

Uyuz eşek yoncasıdır ebegümeci

Ebegümecini pişirdim

Yedim yedim karnımı şişirdim

Komşuları başıma üşürdüm

Langıdılanlan langıdılanlan

Samsak döveci

Gümbüdü gümbam gümbam gümbam

Ebegümeci

Ebelerin ilacıdır ebegümeci

Uyuz eşek yoncasıdır ebegümeci

Türkünün konusu ebegümeci yemeğinin yapılışı ve ne için kullanıldığına dair bilgiler içeriyor. Türkünün başlangıcındaki kulağa anlamsız gelen “langıdılanlan” ve “gümbüdügümbam” ikilemeleri, yemekte kullanılmak üzere havanda dövülen sarımsağın ezilmesi sırasında çıkan sese bir gönderme niteliği taşıyor. Devam eden dizelerde bahsedilen “ebelerin ilacı” metaforu ise bitkinin doğurganlığı artırıcı etkisinin altını çiziyor. Okuduğum çoğu kaynakta bitkinin hamile kadınların düşük yapmasına sebep olduğu için riskli olduğu bilgisine de denk geldim. Dolayısıyla ebeler için iki yönlü bir kullanımından bahsetmek yanlış olmayacaktır.

“Uyuz eşek yoncası” tabiri ise sözcük öbeğinin kelime karşılığı düşünüldüğünde eşeklere iyi gelen bir çeşit yem bitkisi olarak anlamlandırılabilse de aslında burada yine bir metafor kullanılmış. “Uyuz eşek” olarak tabir edilenin tembel erkek bireyler olduğu ve yoncanın da onların bu tembelliğine çare olan bitki olduğu düşünüldüğünde, ebegümecinin cinsel gücü artırıcı bir faydasının olduğu çıkarımını yapmak mümkündür.

Üçüncü ve son olarak değinmek istediğim kısım da yine türküde yer alan “Ebegümecini pişirdim / Yedim yedim karnımı şişirdim/ Komşuları başıma üşürdüm” dizeleri… Burada da anlatılmak istenen yine ebegümecinin hamilelik olasılığını artıran etkisi sayesinde ebegümecini yapıp yiyen kişinin gebe kalması ve meraklı komşularının başına üşüşmesi olarak özetlenebilir.

Melodisi itibariyle dile takılan ve olur olmaz yerlerde mırıldanarak kendimden sıkılmama sebep olan türküyü dinlerken dikkatli olmanızı öneriyorum çünkü en ilgisiz bağlamlarda kendinizi türküyü söylerken bulabiliyorsunuz. Ben burada türkünün herhangi bir versiyonunu önermekten kaçınıyorum ama merak edenler türkünün adını Youtube’dan aratarak dilediği versiyonu dinleyebilir.

Havaların bir türlü ısınamadığı ama ağaçların inadına yeşillendiği, çiçeklerin bahçeleri bezediği bu güzel bahar ayında, yol kenarında yalnız büyüyen sevgili ebegümecini görürseniz, belki bu türküyü mırıldanır, bütün sıradanlığına rağmen mucizesini içinde barındırarak insanlara dokunan nice faydalarından birkaçını hatırlarsınız. Yemeğini yapacak, çayını demleyecek olanlara da şimdiden afiyet olsun.

Kaynakça

Davis P. H. ed., Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Edinburgh University Press, Edinburgh, Vol. 2.

Mousavi, S.M. vd., “A Review on Health Benefits of Malva sylvestris L. Nutritional Compounds for Metabolites, Antioxidants, and Anti-Inflammatory, Anticancer, and Antimicrobial Applications” Evidence Based Complementary and Alternative Medicine, Vol. 2021 (Ağustos 2021): 1-13.

www.plant-pictures.de

[1]Davis P. H., ed., Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Edinburgh:Edinburgh University Press, 406.

[2] Mousavi, S. M. vd., “A Review on Health Benefits of Malva sylvestris L. Nutritional Compounds for Metabolites, Antioxidants, and Anti-Inflammatory, Anticancer, and Antimicrobial Applications” Evidance Based Complementary and Alternative Medicine, Vol. 2021 (Ağustos 2021): 1–2.