Tarih öncesi çağlardan beri balık, insanlığın dinlerinde, mitlerinde ve efsanelerinde bir sembol olmuştur. Eski Anadolu uygarlıkları su elementi ve balığın ilahi güçleriyle yakından ilişkiliydi. Yarı insan ve yarı balık bir rahip olan yarı tanrı Oannes, antik Mezopotamya’nın kil tabletlerinde tanrılar ve insanlar arasında bir aracı olarak temsil edilmiştir.
Törensel amaçlarla Dicle Nehri’nde yaşayan dev bir sazandan yapılmış bir pelerin giyerdi. İyileştirici güçlere sahipti ve sırtına giydiği balık derisi, ayinler sırasında hastaların yatağına yerleştirilirdi. Antik Mezopotamya’da balık derisinden giysiler yapıldığına ya da tarih öncesi Avrupa’da balık derisi kullanıldığına dair arkeolojik bir kanıt bulunmamakla birlikte, balık derisi tasvirleri ilham kaynağı olabilecek, bir miktar gerçek bir temele dayanabilir.
Bu proje, balık derisi sanatsal geleneklerini ve hem antik Mezopotamya hem de erken modern Arktik toplumlarında balıkların sahip olduğu ilahi güçleri incelemektedir.
Her iki kültür de insanların, balıkların ve doğanın ruhani nitelikleri paylaştığına ve ruh için koruma sağladığına inanıyordu. Dr. Palomino’nun araştırması, Sümerlere kadar uzanan balık-tanrı insanların kökenlerini analiz ediyor. Aynı zamanda yerli Arktik halkların balık derisi gelenekleri ve bunların kutsal anlamları üzerine bir karşılaştırma sunmayı planlıyor.