Scroll Top

ANAMED Bülten – Küresel salgın, ANAMED bursiyerlik yaşantınızı ve ilgili araştırma sürecinizi nasıl etkiledi?

by Dustin Klinger, ANAMED Doktora Adayı Bursiyeri (2019-2020)
tumblr_b607265c8e417160bd7ffe227ee2a3e2_3156ae12_400

Şanslı Rastlantılar ve Araştırma: Bursiyerliğe Övgü

Benden salgının bursiyerlik yaşantımı ve araştırmamı nasıl etkilediğine dair tecrübelerimin paylaşılması istendi ancak buna biraz daha kişisel yaklaşmak ve bursiyerliğin özellikle planlanmamış profesyonel etkileşim koşulları oluşturma açısından neden bu kadar önemli olduğunda dair düşünceme değinmek istiyorum. Bana göre bu etkileşimler olmadan ortaya çıkacak akademik çalışma eksik kalacaktır. İzole olduğum şu zamanda bir grup araştırmacı ile fiziksel bir mekânı paylaşmanın değerini ancak tam olarak kavrayabiliyorum. Bursiyerliğim sırasında kendi başıma bulup öğrenemeyeceğim çok şey öğrendim. Öğrendiğim bazı şeyler şu anki işimi yeni yaklaşımlarla düşünmeme yardımcı oluyor. Bunu mümkün kılan herkese teşekkür etmek istiyorum. Yazdıklarım, kaçınılmaz olarak kendi bakış açımı yansıtacak, ancak bir burs programına katılmış herkesin benzer deneyimleri olacağına eminim. Bu yüzden bu metin bursiyerliğe adanmıştır.

Mart ayında, Kanada’da bir konferansta sunum yapmak üzere İstanbul’dan ayrıldığımda Covid-19 haberlerde yer almaya başlamıştı, ancak hiç kimse bu salgının bütün dünyada insanların yaşamını ne denli etkileyeceğini öngöremedi. New York’ta mahsur kaldım. Bir hafta sonra da kent salgının üslerinden birine dönüştü. İki buçuk aydır eşimle birlikte Brooklyn’de bir evde kalıyoruz, sadece köpeğimiz Billie’yi yürütmek için sokağa çıkıyoruz. Durum ürkütücü.

Şu ana kadar sadece Brooklyn’de Türkiye’nin tümünden daha fazla Covid-19 kaynaklı ölüm gerçekleşti. Nisan ayı esnasında bir süre boyunca New York’ta ortalama olarak her üç dakikada bir kişi yeni korona virüsüne yenik düştü. Yaşamları ve geçim kaynakları bu sağlık krizinden etkilenen herkes için dua ediyorum. Benim açımdan son ayların en garip yönü ise yaşadığım deneyim ile dış dünyada gelişen olaylar arasındaki kopukluktu. Bu olaylar bana sadece ekranda gördüğüm rakamlar, görüntüler ve harfler olarak yansıyordu. Sürekli siren sesleri, sağlık çalışanları için akşam yedide yapılan tezahürat olmasaydı ve maske ile eldivenleri takıp markete gitmiyor olsaydık bütün bunların hepsi paralel bir evrene ait olabilirdi. Bu durum, hiçbir şeyin olmadığı ve çok fazla şeyin değiştiği bir sonsuzluk gibi gelmeye devam etti. Bu kopukluk hissi öylesine yoğundu ki bir gün maske ve eldivenlerimi kuşanıp bisikletle Manhattan’a gittim (hâlâ orada olup olmadığını görmek için) binalar oradaydı, ama orası benim bildiğim yer değildi.

image

Manhattan hâlâ yerinde duruyor (Yazarın kendi fotoğrafı). 

New York City’de çekilmiş çarpıcı karantina dönemi fotoğrafları için:

https://www.instagram.com/newyorknico/

Daha da garip olanı, etrafımdaki pek çok insan belki de acı çekerken benim çalışmalarımda ilerleme sağlamış olmam. Doğrudan salgından etkilenmemiş olsalar da on milyonlarca Amerikalı işlerini ve yakınlarını yitirdi. Ancak örnek olarak konaklama sektörünün tersine, bir araştırmacı işinin çoğu tek başına tamamlayabiliyor. Gerçekten de mevcut kriz, öğrenme, öğretme ya da akademik üretimin başarılı bir şekilde uzaktan da yapılabileceğini gösterdi. Ülkenin her yerinde üniversiteler uzaktan eğitime geçiş yaptı ve pek çoğu Güz Dönemi’nde de bu şekilde devam edecek. Bu durumda sorulması gereken “fiziksel olarak kampüste bulunulmadığında yitirilenin ne olduğu”dur. Eğitimin yeni bilginin işlenmesinden daha fazlasını içerdiği görüşü açısından pek çok yeni öğrencinin “üniversite deneyimi” eksik kalacaktır.

Yine de araştırmacıların aynı fiziksel alanda bir arada yaşamayıp çalışmadıklarında, akademik çalışmanın özünde bulunan bir şeyin yitirildiği kanısındayım. Karantina nedeniyle evden çalışıyorsanız bu durum size tanıdık gelecektir. İster iş arkadaşlarıyla ister danışmanlarla, ister canlı ister yazılı olsun, internet üzerinden gerçekleşen etkileşim daha ziyade amaç odaklıdır. Etkileşimden önce aklınızda bir hedef vardır ve etkileşime de zaten bu nedenle girersiniz. Bunun gibi amaca yönelik bir etkileşim elbette internet dışındaki ortamlarda da yaygındır—görüşme saatlerinde birinin ofisine gitmek gibi ancak bir ekranın önünde yapılabilecek olan kanımca bundan ibarettir. Belirli bir bilgi arayışında bildiklerinizden yola çıkarsınız ancak öncelikle düşünemediğiniz bir sorunun cevabını arayamazsınız.

image

Ekran başında (Yazarın kendi fotoğrafı).

Araştırmada şanslı rastlantıdan kastettiğim şey, aramadığınız ya da başlangıçta bir soru olduğunu bile bilmediğiniz bir şeye cevap bulmak. Bu da amaç odaklı olmayan etkileşim türlerinde zaten doğal olarak gerçekleşir. Bu gibi etkileşimler planlı görüşmelerde ortaya çıkmaz; belirli türde bilgileri tam olarak aramamanız durumunda ortaya çıkma eğilimindedirler. ANAMED’inki gibi bursiyerlik programları, araştırmacıların çalışmalarını gerçekleştirmeleri ve paylaşmaları için gerekli maddi şartları sağlamakla kalmayıp araştırmada rastlantıyı olası kılan şartlar yaratarak da bilimsel araştırmaya katkıda bulunuyor.

Ne yazık ki ANAMED’de geçirdiğim süre salgın yüzünden beklenenden önce sona erdi. Diğer arkadaşların çoğu da evlerine döndü. Ekranımın önünde mahsur kaldığım için ne kadar şeyin yitirildiğinin farkına varabiliyorum. Sadece kişisel olarak değil, aynı zamanda araştırmamı zaten etkilemiş olan ya da gelecekte bir şekilde oluşabilecek şanslı keşifler açısından da. Bu yüzden arayışında olmadığım şeylerle karşılaşmamı olası kılan herkese teşekkür etmek istiyorum. Bursiyerlerin pek çok benzer deneyimi olduğuna eminim: bursiyerliğin gücü de bu işte.

Gürcü restoranındaki bursiyer yemeğinde, masada Profesör Borbone’nin tarafında oturmayıp onunla tanışmasaydım, Bar Hebraeus’un bir Süryani elyazmasındaki notlarını öğrenmeyecektim. Ayrıca daha önce bahsini hiç duymadığım mantık ile ilgili bir yığın Orta Çağ Arapça elyazması bulduğum Üsküdar’daki küçük Hacı Selim Ağa Yazma Eser Kütüphanesi’ne de gitmeyecektim. Profesör Borbone, size teşekkür ediyorum; Rachel, bu yemeği düzenlediğin için sana da. Profesör Borbone’yi Almatı’dan ayağının tozuyla getirip bizimle tanıştırdığın, Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nin ufak okuma salonunu benimle arayıp bulduğun ve daha pek çok diğer şey için de sana teşekkür ederim Alex.

image

Üsküdar’daki Hacı Selim Ağa Yazma Eser Kütüphanesi (Fotoğraf, http://www.haciselimaga.yek.gov.tr sitesinden alınmıştır).

Gece yarısı bizi dürtüp ANAMED’deki arkeoloji laboratuvarına getiren merak olmasaydı, arkeobotanistler ve zooarkeologların arkeolojik alanlardan alınan kemik ve bitki kalıntılarını inceleyerek Neolitik dönem toplulukların yaşamları ve alışkanlıkları ile ilgili inanılmaz şeyleri nasıl öğrendiklerini bilmeyecektim. Müge, elindeki çeşitli tohum ve kemikleri bize gösterdiğin ve Hannah ile yaptığınız çalışmaları anlattığın için teşekkür ediyorum. Tabii Alvise ile beni Burgazada’ya götürdüğün için de.

Henry, Jeff ve Alex’in araştırma gezilerinden getirdiği canlı ve çoğu zaman komik hikayeler ve görüntüler olmasaydı, “Tur Abdin” benim için bir isimden ibaret olacaktı. Hiç bilmediğim ama Grekçeden Süryanice ve Arapçaya çeviri hareketini anlamak açısından çok önemli olan bu alana ile manastır kültürüne can verdiğiniz ve bunu hayal etmeme yardım ettiğiniz için hepinize teşekkür ederim. Bir gün yine sizlerle gezilere gidebilmeyi umuyorum.

image

Müge ve Alvise Burgazada’da. (Yazarın kendi fotoğrafı.)

Özellikle aramayacağım bir şeyin bana gösterildiği ve kendi araştırmamda düşündüklerime doğrudan etkisi olduğu durumlar oldu. Arkeolojik sorular, yöntemler ve alanar konusunda bilmediğim nice şeyi bana gösterdikleri için Athena, Rinse, Emre, Alvise, Güldem, Emine, Bianca ve Nergis Hoca’ya teşekkür ederim. Örnek vermek gerekirse, peyzaj arkeolojisinin ne olduğunu bilmiyordum. (Ayrıca, doğaçlama Türkçe dersleri için de Nergis Hoca’ya teşekkür ederim; “aşkımız çıkmaz sokak” mı diyorduk?). Sizleri bu şekilde gruplandırmam uygun olacaksa, Osmanlı çalışan Betül, Hakan, Gülşah, Faiz ve Ellen’e, bana Osmanlı İmparatorluğu’na dair bu kadar çok şey öğrettiğiniz ve çeşitli yönleri konusunda okumama önayak olduğunu için sizlere ve beni Leslie Pierce ile yemeğe çıkarttığı için Rachel’e teşekkür ediyorum.

image

İbrahim ile Süleymaniye’ye ilk gidişim (Yazarın kendi fotoğrafı)

Catie ve Ömür, sizlere de kimlik çalışmaları, Antroposen ve miras hakkında düşünmemi sağladığınız için teşekkür ederim. Başlangıçta bu konulara dair kuşkuluydum, ancak çalışmanız ilgilenmemi sağladı. İbrahim, beni Süleymaniye ile tanıştırdığın, el yazmaları ve tasavvuf hakkında konuştuğun ve beni İsveç Enstitüsü’nde çok şey öğrendiğim bir konferansa götürdüğün için teşekkür ederim. Rachel, Ermeni el yazması kültüründe diglossia hakkında bir fikir verdiğin için sana çok teşekkür ederim. Mark, Milan ve Giovanni, Bizans dünyası konusundaki yarım bilgilerimi konuşmalar, edebi (öz-)tanımlamalar ve sanat ile tamamladığınız için teşekkür ederim. Hüseyin, epigrafiye olan ilgimi hatırlattığın için teşekkürler. Athanasios, küçük aristokrasiye dair ciddi ve titiz tarihin nasıl bu kadar heyecan verici olabileceğini gösterdiğin için teşekkür ederim.

Ekran başından yazarken doğaçlamanın fazla olası olmadığından yola çıkarak, Merkez Han’da bursiyerler olarak birlikte geçirdiğimiz zamana ve sayenizde karşıma çıkan beklenmedik bulgulara minnettarım. Pek çoğunuza daha sormak istediğim sorular var. Faiz, seninle tarih kitabı yazımı hakkında konuşma istiyordum zira yazı tarzını oldukça sürükleyici buldum. Chris, bazı kısımlarını okuduğum Lydia ile ilgili kitabına dair seninle konuşmak istiyordum. Şansımız iyi giderse gelecekte bunları gerçekleştirebiliriz belki. Şu aşamada, bu bursiyerlik ve can yoldaşlığı ortamını yaratmaya yardımcı olan hepinize, öncelikle de Duygu ve Chris’e, Mukaddes’e ve ANAMED’in tüm personeline teşekkür etmek istiyorum. Bu salgının ardından, akademik dünya az çok köklü bazı değişiklikler yaşayabileceği için, araştırmacıların, idarecilerin ve fon kaynağı olan kurumların, ANAMED’inki gibi bursiyer programlarının sunmaya hazır oldukları mutlu rastlantı olasılıklarının araştırmayı ne derece beslediğini göz ardı etmeyeceklerini umuyorum.

Dustin Klinger, ANAMED Doktora Adayı Bursiyeri, 27 Mayıs 2020