Scroll Top

İhmal Edilmiş Miras: 1923 Öncesi Ayvalık Taşrasının İç İçe Geçmiş Tarımsal, Endüstriyel ve Kutsal Peyzajı

by Hasan Sercan Sağlam, BIAA-ANAMED Ortak Bursiyeri (2020–2021)
tumblr_7822a691a879ec088b88925761b70a75_6c4cf14f_500

2020–2021 akademik yılına denk gelen ANAMED bursiyerliğim, “İhmal Edilmiş Miras: 1923 Öncesi Ayvalık Taşrasının İç İçe Geçmiş Tarımsal, Endüstriyel ve Kutsal Peyzajı” başlıklı araştırma projemi genişletmek ve ayrıntılandırmak için eşsiz bir şans sağladı. Ayvalık bölgesinde yerleşim alanlarının dışında bulunan ve Kurtuluş Savaşı (1919–1923) sonrasında zorunlu mübadele ile göç eden Rum sakinlere ait terk edilmiş anıtlara odaklandım. Bu anıtlar arasında hem Ayvalık anakarasında hem de onu çevreleyen ıssız adalardaki manastırlar, şapeller, değirmenler, tarım amaçlı taraçalar, ahırlar, fenerler, tuzlalar ve balık havuzları bulunuyor. Anıtların neredeyse tümü 1923’ten sonra terk edilmiş olarak kalmış ve bu yüzden zamanla bakımsızlıktan harabeye dönüşüp tahrip edilmiş. Sonuçta anıtlar belirsiz harabelere dönüşmüş ve tarihleri tamamen unutulmuş.

Yazılı ana kaynaklar ve daha önceden gerçekleştirilen saha çalışmaları sayesinde hatırı sayılır bir miktarda anıtı yeniden ortaya çıkartıp tanımlamayı başardım. Saha çalışmalarım, küresel boyuttaki Covid-19 salgını yüzünden kısıtlı ancak verimli oldu. Her şeyden önce, bu yıl uygulanan uzaktan bursiyerlik sistemi sayesinde nadir ana kaynaklara erişmek ve arşiv belgelerine odaklanmak için bol fırsatım oldu. 2 manastır, 15 şapel, 15 yel değirmeni, 8 tarım ve hayvancılık adası, 2 deniz feneri ve 1 tuzla ile balık havuzunu, tarımsal ve tarihsel bakış açısından, ayrıntılı olarak inceleme şansım oldu. Bir yandan, araştırmalarım daha önce literatürde ve de ulusal koruma mevzuatında bahsi geçmeyen taşra binalarını içeren yeni bir kültürel miras envanteri ile sonuçlandı. Öte yandan, bu araştırma Ayvalık’ın eski Rum toplumunun taşra ile ilişkisine, toprak kullanımı, tarımsal etkinlikler, yollar ve artık var olmayan bölgesel sınırlar bağlamında ışık tutuyor. Bu sonuçlara dayanarak, mimari mirası, özellikle de yerleşim merkezlerinde ve yakın zaman öncesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildiği için (ancak sadece zeytinyağı endüstrisini kapsayan seçici bir şekilde), dünyaca tanınan bir bölge, yeni bir ufuk kazandı. Ayvalık taşrası, kamusal ve akademik çevrelerce birkaç manastıra sahip doğal bir koruma alanı olarak algılansa da kuşkusuz gizli bir mimari mirası da içeriyor. Bu durumda, sözü geçen anıtların pek çoğu, bugün bozulma ve süregelen tahribat yüzünden ciddi risk altında olduğundan, araştırmamın sonuçlarının koruma çalışmaları açısından etkisi olacağını da umuyorum. Şu aşamada, the Adramytteion Archaeological Field Surveys and Excavations adlı eserin ilk cildinde bir bölüm olarak yayınlanmak üzere araştırmayı elden geçiriyorum (2012–).