Scroll Top

Zarafet’in Garip Öyküsü

by Zavier Wingham, ANAMED Doktora Bursiyeri (2020–2021)
tumblr_8ca9e1cf4cc9ec1f24b616a641021be0_eb615f32_500

Zarafet, 1885 yılı civarında bir zamanda kölelikten kaçıp Britanya Büyükelçiliğine sığındı. Bu, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında, özellikle Zarafet gibi köle statüsünde bulunan diğer Afrikalılar için olağan bir durum olsa da olaya ait polis kayıtları akla bir yığın soru getiriyor: Zarafet kimdi? İstanbul’a nereden ve ne zaman gelmişti? Zarafet’in kaçtığı, uğraşmak zorunda kaldığı ve karşılaştığı ırk ayrımcılığının hâkim olduğu, cinselleştirilmiş ve de cinsiyetçi ne tür kölelik coğrafyaları vardı? Azat belgeleri edinme konusunda başarılı olsalar da bu insanların geleceği konusundaki sorular akıldan çıkmıyor.

Zarafet’in çilesi, kölelik altında ve köleliğin ardından Siyah yaşama dair araştırma yapmanın gerilimlerini nitel olarak özetliyor olabilir de—Siyah yaşamın kırık eksikliklerini ve tarihin eksiltilmiş kırıklarını.

Tezimde, Osmanlı seçkinlerinin değişen ırk, kölelik ve siyahlık kavramlarının köle ve azat edilmiş Afrikalılar açısından yeni ırk ayrımcılığı biçimlerinin oluşumuna nasıl katkıda bulunduğunu, Afrikalıların ortaya çıkan bu süreçleri nasıl deneyimlediklerini ve de nasıl yeni topluluk türleri ve yaşam biçimleri yaratmaya çalıştıklarını sorguluyorum. Bu akademik yılın en büyük zorluklarından biri de Siyah yaşamın arşiv içindeki bu kırık eksikliklerde ve tarihin eksiltilmiş kırıklarında Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’ne dair kendi anlatılarımız içinde oturmak oldu. Afrikalılar tarih yazımında büyük ölçüde göz ardı edilmişken, bölgedeki Siyah yaşamı nasıl hayal edebiliriz? Bu, 19. yüzyılda Osmanlıların Afrikalıları köleleştirmesi üzerine tezimle bağlantılı birçok yan sorudan biri, ancak bursiyerliğim boyunca yakından ilgilendiğim bir soru. Bu yıl, bu soruyu çeşitli alanlarda açmama yardımcı olacak çeşitli belgelerle karşılaştım ki buna kendim bile şaşırdım. Örneğin, Afrika kökenli ilk Türk yağlı güreşçi olan Mustafa Yıldız iyi tanınsa da Moskova gece hayatının etkili isimlerinden biri haline gelen ve daha sonra caz müziğini Osmanlı’ya getiren Afrika kökenli Amerikalı Frederick Bruce Thomas daha az biliniyor olabilir. Türkiye’nin ilk siyah oyuncusu Dursune Şirin gibi Afrika kökenli Türkler ve onun Arap Bacı karakterinin beyazperdede hayat bulmasındaki önemli etkisi daha da az biliniyor olabilir.

Araştırmamın bundan sonra hangi yöne gideceğinden emin olamasam da Zarafet’in ve onun kısa anlatısının ortaya çıkardığı soruların, Afrika diasporasında Osmanlı köleliğinin daha büyük ve baş gösteren mirasını ele almaya devam etmemize yardımcı olacağından oldukça eminim.