Scroll Top

ANAMED Bülten – Küresel salgın, ANAMED bursiyerlik yaşantınızı ve ilgili araştırma sürecinizi nasıl etkiledi?

by Alexandre Varela, GABAM-ANAMED Ortak Doktora Sonrası Bursiyeri (2019-2020)
anamed-blog-screenimage

Kolera Döneminde Akademik Yaşam

Ancak hiçbir şey kalmamış ki geriye.

Yok olmakta olan o harabenin dört bir yanında,

Yalnız ve dümdüz kumlar uzanıyor uzaklara.

Eylül 2019’da GABAM, ANAMED ve Koç Üniversitesi bana doktora sonrası ilk bursum olan dokuz aylık bir burs verdi. Böylece bana tam istediğim şeyi yapma ayrıcalığını, Türkiye’nin güneyindeki Tur ‘Abdin’in inanılmaz Süryani kültürel mirası üzerine araştırma ve çalışma imkanını sundular. Ayrıca bana dünyanın en inanılmaz ülkelerinden birinde, dünyanın en büyüleyici şehri olduğunu düşündüğüm İstanbul’da çalışma fırsatını da verdiler. Zorlayıcı doktora eğitimimden sonra, nihayet en sevdiğim yerde, İstanbul’da çalışabildim.

Bu açıdan zaten çok mutluydum. Sonra da ANAMED’in aynı zamanda her bilim insanının hayalini kurduğu çalışma yeri olduğunu keşfettim. Merkez, dünyanın her yerinden gelen olağanüstü araştırmacılar olmakla yetinmeyip aynı zamanda her biri harika insanlar olan yirmi dört araştırmacıyı barındırıyordu.

Tüm bu nedenlerden ötürü, kırık bir kalple Covid-19 salgını dolayısıyla İsviçre’deki aileme dönmek üzere İstanbul’u planladığımdan daha erken terk etmeye karar verdim. İstanbul, insanı iki kez ağlatan türden bir şehir: Önce geldiğinde ağlıyorsun, çünkü 2000 yıllık kent ve halkı seni şaşkına uğratıyor. Sonra ayrılırken tekrar ağlıyorsun, çünkü geri dönebileceğinden emin olamıyorsun. Yaşamımda toplamda on altı kez ağlayacak kadar şanslıydım ve bunu yine yapmayı umuyorum.

17 Mart’ta karantinaya başlayan bir kentten ayrıldım ve zaten karantina altında bulunan ancak hükümetin kararlarını kimsenin dikkate almadığı Cenevre’ye indim. Havalimanında İstanbul’dakilerden daha kalabalık bir otobüse binmemiz istendi. İlk düşüncem, “Hemen İstanbul’a geri gideyim, Covid-19’a sevdiğim bir yerde yakalanmayı yeğlerim!” oldu. Ne yazık ki artık Türkiye’ye uçuşlar iptal edilmişti.

Aslında şikâyet etmem yersizdi. İsviçre salgından çok etkilenmedi. Asla katı karantina önlemleri uygulanmadı, hatta 11 Mayıs’ta barlar ve lokantalar yeniden açıldı. Bu garip zamanlarda yaşadığım tek rahatsızlık, şimdi “Covid-19 depresyonu” olarak adlandırdığım durumdu.

Etrafımdaki her yer kapalıyken evde oturmak ve her gün konferans iptallerini duyuran e-postalar almak, beni garip bir çeşit on dokuzuncu yüzyıl melankolisine soktu. Sağlıklı ve fiziksel olarak evden çalışabilecek durumdaydım ama en az bir ay boyunca herhangi bir şey yapmam mümkün olmadı. Bir araştırmacının yaşamının çok yalnız olduğunu o zaman fark ettim. Bu nedenle, harap Süryani kiliselerim üzerinde birkaç saat yalnız başıma çalıştıktan sonra, diğer insanlarla temas kurmak kesinlikle gerekliydi. ANAMED’de, diğer insanlar ve akademisyenlerle kurulan bu etkileşim tek başıma çalışmamın takdir edildiği bir mola olmakla kalmayıp aynı zamanda yaptıklarımızla ilgili fikir alışverişinde bulunmak, kendi araştırmamın algısını ve anlayışını geliştirmek için de bir fırsattı. Bu tuhaf dönemde özlediğim tek bir şey varsa o da ANAMED’de var olan bu inanılmaz entelektüel atmosferdir.

Ancak, bu kısa metnin başındaki alıntıda Percy Bysshe Shelley’in söylediğinin aksine, arda kalan bir şeyler oldu: bu kısa dönemde ANAMED’de kurulan bağlantılar ve dostluklar. Çeşitli tartışmalar, konferanslar, alışverişler ve hatta yakındaki bir barda bira içmek için tekrar görüşeceğimize eminim.

—Alexandre Varela, GABAM-ANAMED Ortak Doktora Sonrası Bursiyeri, 17 Haziran 2020