Love, Serena

University of Queensland

Araştırma Konusu: Neolitik Çağ’dan Tunç Çağlarına Türkiye’deki Çeşitli Yerleşmelerde İnsanların Mimari Yoluyla Evcilleşmesi

“İnsanların Mimari Yoluyla Evcilleşmesi” konulu projem, değişmekte olan bir yapılı çevreye insanların sosyal olarak nasıl adapte olduklarını ve buna karşılık kültürel kimliğin oluşumu ve ifadesi üzerinde yapılı çevrenin ne gibi etkileri olduğunu inceliyor. Eskiçağ mimarisi, kültürel kimliğin ve ona yönelik itirazların ifade edildiği bir mecra olmanın yanı sıra sosyal eşitsizliğin ortaya çıkışını belgelemenin de bir aracıdır. Araştırmam, Anadolu’da karmaşık toplumların doğuşu olgusu ile yapılı çevrenin birbirlerini karşılıklı olarak nasıl meydana getirip şekillendirdiğini mimaride kullanılan kerpiçlerin kompozisyon analizi üzerinden incelemektedir. Kerpiç tuğlalar, materyal tercihlerinin bir sosyal teknoloji süreci içerisinde toplumsal değer ve ideoloji kodlarını nasıl yansıttığını anlamak için ampirik veriler sağlayabilir. Kerpiç bileşimleri, tuğla yapımcılarının tariflerini niceliksel olarak ölçülebilir şekilde ortaya serer; farklı binalarda değişik hammadde kombinasyonlarının kullanıldığı bir ortamda, bileşimlerdeki varyasyon sosyal eşitsizlikle ilişkilidir. Bu çalışmada, kültürel kimlik ile mimari arasındaki ilişki, Neolitik Çağ’dan (MÖ 8400) Tunç Çağı’na (MÖ 1600) kadar geçen döneme ait çeşitli örneklerin incelenmesiyle gösteriliyor; Boncuklu, Çatalhöyük ve Çadır Höyük ile Tell Tayinat’taki Erken Tunç Çağı tabakaları, araştırmaya dâhil edilen yerleşmeler arasındadır. Mimariyi maddi kültür olarak ele alıp karşılaştırmalı bir analiz içerisinde inceleyen araştırmada, kerpiç tuğlalar insan davranışını yansıtan nesneler olarak yorumlanmaktadır; diğer bir deyişle, bunlar, çevre ile kurulan ilişkiyi gösteren birer metafor ve sembolik iletişimin ifadesidir.