Karetsou, Alexandra

Ephorate of Antiquties

Araştırma Konusu: Minos Zirve Tapınaklarının Kökeni

Uzun süredir araştırmalarıma yön veren ilgi alanı, genel olarak Minos zirve tapınakları, özel olarak da Girit’in kuzey-orta kesiminde yer alan Juktas Dağı’dır. Atina Arkeoloji Derneği’nin kendisinin başkanlığında yapmış olduğu sistematik kazılar (1974-1992), Juktas Dağı’ndaki zirve tapınağının özellikle kronolojik aralığı, anıtsal yapıları ve buluntularının zengin çeşitliliği bakımından olağandışı nitelikte olduğunu kanıtlamış bulunmaktadır; tüm bu özellikler, tapınağın Knossos’un hâkim olduğu saray bölgesi ve onun çevresiyle olan özel ilişkisinden kaynaklanmış olmalıdır. Zirve tapınağındaki kült, saray öncesi (Prepalatial) dönemde başlamış ve Geç Geometrik döneme kadar devam etmiştir. Başka bir deyişle, bu kutsal alan bin yıl boyunca kullanımdaydı. Üzerine tapınağın inşa edildiği kayalık yüzeyin derin yarıklarında, insan faaliyetlerine dair en eski kanıt bulunmuştur: İyi kalitede Erken Minos IIB çanak çömleği. İlk sarayların yapıldığı (Protopalatial) döneme gelindiğinde, Juktas, Minos zirve tapınakları ağının bir parçası olarak çok çeşitli adakların sunulduğu bir yer hâline gelmişti. Dağın kuzey zirvesinde yoğunlaşan kült merkezinin odağı, inşa edilmiş bir sunak ile zaten etkileyici olan yeri daha da dramatik hâle getiren bir kaya boşluğuydu. Çalışmasında, Ege’nin açık hava mabetleriyle karşılaştırmak üzere Anadolu’daki Hitit tapınakları ve yüksek yerlerini, temenos duvarlı kutsal alanları ve (Anadolu’nun Olympus/Kassion Dağı gibi) dağlardaki sunakları incelemeyi amaçlamaktadır. Girit zirve tapınakları, gerçek bir şehirleşme sürecinin sonucu olduğunu belirtmiştir. Onları Anadolu ve Yakın Doğu’daki benzer örneklerle karşılaştırmak son derece bilgilendirici olacaktır.